hüsnü hat sanatı

Hüsnühat Sanatı Ve Hattat Yâküt El-Müsta’sımı

Hattat Yakut Musta’sımi kalem ağzını muharref yani meyilli kesmiş ve Aklam-ı Sitte’ye güzellik katmıştır. Yakut, hiçbir zaman yok olmayacak bir yazı çeşidi geliştirerek Kıbletül Küttab (yazıcıların kıblesi) adını almıştır.

Yakut-ı Mustasımi Ünlü hattat. İsmi, Yakut bin Abdullah’tır. Künyesi Ebü’l-Mecd, lakabı Cemaleddin’dir. Son Abbasi halifesi Musta’sım-billah’ın kölesi olduğu ve onun terbiyesinde yetiştiği için Musta’sımi diye de Ünlüdur. Doğum tarihi, kesin olarak bilinmemektedir. Amasya’da doğduğunu nakleden kaynaklar vardır. 1298 (H.698)de Bağdat’ta vefat etti.

Kağıdı Bittiği İçin Yanında Bulunan Keten Mendil Üzerine Yazı Yazmıştı.

Aslen Türk veya Rum asıllı bir köle olan Yakut bin Abdullah, son Abbasi halifesi Musta’sım-billah tarafından satın alındı. Halifenin himayesinde ve terbiyesinde yetişen Hattat Yakut el-Musta’sımi, zamanının alimlerinden ilim öğrendi. Özellikle Arap dili ve edebiyatı hususunda ihtisas sahibi oldu. Abdülmü’min Safiyyüddin Bağdadi ve İbn-i Habib gibi kimselerden hat sanatını (güzel yazı yazmayı) öğrendi. Eski hattatlardan İbn-i Mukle ve İbn-i Bevvab gibi üstadların eserlerini okuyup, inceleyerek kendisine has bir yazı stili geliştirdi. Güzel yazı yazmakla Ünlüdu. Halifeden çok yakınlık görüp, onun iltifat ve ihsanlarına kavuştu. Hat sanatı üzerine pek kıymetli talebeler yetiştirdi. Bin kadar mushafı kendi el yazısıyla yazdı. Moğol hükümdarı Hülagu’nun Bağdat’ı istilasını gördü. Rivayete göre Hülagu Bağdat’a girdiği zaman bir minareye gizlenen Yakut, kan, ateş ve yağma ile dolu günleri burada yazı yazarak geçirmişti. Hatta kağıdı bittiği için yanında bulunan keten mendil üzerine yazı yazmıştı.

Hayatının daha sonraki yılları hakkında açık ve kesin bilgi bulunmamakla birlikte, yazılarının ferağ kayıtlarından Bağdat’tan ayrılmadığı, bu sebeple Bağdat’ın bir müddet daha hat sanatının merkezi olarak devam ettiği anlaşılmaktadır. Moğol istilasından sonra tekrar itibara kavuşmuş olan Yakut-ı Musta’sımi, Özellikle Alaaddin el-Cüveyni ve kardeşi Şemseddin el-Cüveyni gibi İlhanlı devlet adamlarının takdir ve iltifatlarını kazandı. İbn-i Sina’nın tıbba dair Şifa adlı eserini bir cildde yazarak Hindistan melikine hediye edince kendisine iki yüz bin miskal altın verildi.

İyi bir edib, şair, fakih ve fazilet sahibi olan Yakut-ı Musta’sımi, 1298 (H.698)de, yüz yaşına yaklaşmış olduğu halde, Bağdat’ta vefat etti. İçinde kendi yazıları ve levhaları bulunan caminin kabristanına defnedildi.

Hat tarihinin belli başlı dönüm noktalarından birini teşkil eden Yakut-ı Musta’sımi, kendinden öncekilerle sonrakiler arasında halka vazifesi görmüştür. Hat sanatı tarihinde muhtelif yönlerden gelen nehirlerin tekrar çeşitli kollara ayrılmak üzere birleştiği durulma noktası gibi olan Yakut-ı Musta’sımi, kendinden önce gelen hattatların eserlerinden ve zamanındaki üstadlardan istifade ederek şöhret bulmuştur.

Kıblet-ül-küttab

Daha hayattayken hat sanatındaki kudretini kabul ettirmiş, şöhretiyle birlikte, tesiri de yayılmış ve haklı olarak, Kıblet-ül-küttab (katiplerin yani hattatların kıblesi) diye anılmıştır. İbn-i Mukle ve İbn-ül-Bevvab gibi hattatların bildirdiği yazı kaidelerine bağlı kalmakla birlikte kendine has yenilikler geliştirmiştir. Altı yazı stilinde de üstad derecesinde hattatlar yetiştirmiştir. Müstekimzade Silsilet-ül-Hattatin adlı kitabında Menakıb-ı Hünerveran yazarı ali Efendiden faydalanarak

Yakut’un çeşitli yazı stillerinde üstad olan talebelerini şöyle sıralamıştır.

1. Abdullah es-Sayrafi (Nesih üstadı),

2. Ergun bin Abdullah (Muhakkak üstadı),

3. Yahya Sofi (Sülüs üstadı),

4. Mübarek Şah Kutb (Tevki üstadı),

5. Mübarek Şah Süyuti (Reyhani üstadı),

6. Şeyh Ahmed Sühreverdi (Rik’a üstadı).

Kendisiyle birlikte bu altı büyük talebesi hat sahasında; üstadan-ı seb’a, yani yedi üstad olarak anılır.

Yakut-ı Musta’sımi’nin günümüze kadar gelen eserlerinin çoğu Kur’an-ı kerim yazmasıdır. Kur’an-ı kerimden başka küçük hadis-i şerif mecmuaları da yazmış olan Yakut, küçük kısa divanlar, şiir mecmuaları, manzum ve mensur sözlerden derlenmiş, risaleler de yazmıştır. Bu çalışmalarından bilinenleri; Esrar-ül-Hükema, Ahbar ve Eş’ar ve Nevadir ve Fiker ve Hikem ve Vasaya-i Müntehaba, adab ve Hikem ve Ahbar ve asar ve Fiker ve Eş’ar-i Müntehaba, Risale fil-Hatt gibi eserlerdir.

Yakut-ı Musta’sımi’nin 1296 (H.696)’da istinsah ettiği Meşariku’l-Envar adlı kitap, İstanbul Süleymaniye Kütüphanesi Ayasofya bölümü 899 numarada kayıtlıdır.

Kendisinden önceki hat sanatıyla kendisinden sonraki hat sanatı için bir köprü özelliğinde olan Yakut el-Musta’sımi, hat sanatıyla ilgili yeni bir mekteb kurmuş, Osmanlı devri hattatlarına da ışık tutmuştur.

Daha fazla oku...
umre-fiyatlari-2020

Umre Fiyatları Neye Göre Belirlenir

Her yıl Umre programlarının fiyatları yeni yıl öncesinde, Diyanet İşleri Bakanlığı tarafından belirlenmektedir. Hac & Umre hizmetinde bulunan firmalar da Diyanet tarafından belirlenen Umre fiyatları ile piyasanın ortalamalarına sadık kalarak fiyat aralıklarını belirlerler. Bu Umre fiyat aralığından uzaklaşan firmalar, fiyatlandırmasını neye göre yaptıklarını yeterince anlatamazlarsa inandırıcılıklarını yitirerek elenirler.

Umre fiyatları 2018 yılı için de Kasım Ayı itibariyle belirlenmiş durumda. Diyanet’in belirlediği Umre fiyatları önceki yıllara bakıldığında $ cinsinden hesaplanırsa ucuzlamış ancak ₺ baz alınarak kıyaslanırsa Diyanet programları 2018 yılında 1000₺ ile 1500₺ arasında pahalılaşmıştır. Aşağıdaki linkten sizler de fiyatları kıyaslayabilirsiniz.

Diyanet’in belirlediği Umre Fiyatları için tıklayınız.

Fiyatların belirlenmesinde belli kriterler ve fiyatların çok çeşitli olmasında da birçok farklı etken söz konusudur. Ancak Rekabet kurumunun 2013 yılındaki verilerine göre pazarın %50’sinden fazlasını elinde tutan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bu konudaki en önemli aktör olduğunu kabul etmek gerekir.

Rekabet Kurulunun ilgili belgesine ulaşmak için lütfen tıklayınız.

Umre Fiyatları Neden Dolar Cinsinden Ödenmektedir?

Eski Hac ve Umre Hizmetleri Genel Müdürü Dr. Dursun Aygün 2016 yılında açıkladı

Eski Hac ve Umre Hizmetleri Genel Müdürü Dr. Dursun Aygün’ün, hac ve umre ibadetinin neden dolar üzerinden yapıldığına dair 2016 yılında yapmış olduğu açıklama şu şekilde:

“Diyanet İşleri Başkanlığı da bu durumdan vatandaşımız kadar rahatsız. Öylesine bir sistem kurulmuş ki adeta buna mahkumsunuz. İş, Diyanet ile bitse bu gün Türk Lirasına geçeceğiz. Ama işler göründüğü gibi değil. Biz TL ile işlem yapsak bile uçak biletleri ve otel ücretlerinin tamamı dolar ile… Türk Lirası ile tahsilat yaptığınızı düşünün. Bir haftada neredeyse yüzde 10 değer kazanan doların kur farkını Diyanet nasıl karşılasın? Yani bizim Türk Lirasına geçmemiz yetmiyor Türk Hava Yolları ve Arabistan’ın da buna olumlu cevap vermesi gerekiyor. Söz konusu kurum dışı bir işlem olunca da haliyle bu anlaşmaları yapacak olan Diyanet değil hükümettir. Bu iş Diyanetten çok hükümetin tasarrufu altında uluslararası düzeyde çözüm bekleyen bir konu. Malum geçen yıl Rusya ile Türk Lirası üzerinden ticaret yapma projesi konuşulmuş ama başarılamamıştı. Arabistan ile böyle bir anlaşma yapılabilir mi, başarılabilir mi bilemiyorum.”

Suudi Arabistan ile Türkiye arasında bu anlamda bir anlaşma olmamasına rağmen özellikle geçtiğimiz yıl yapılan “Dolarları Bozdurun” çağrısı sonrası, Diyanet İşleri Başkanlığı 2016 yılının aralık ayı itibariyle bu anlamda adım atmıştır. Ancak ilgili ödemeler Suudi Arabistan’a bildiğimiz kadarıyla hala Amerikan Doları üzerinden yapılmaktadır.

Tüm bu sürecin sonunda pazarın %50’sinden fazlasına hakim olan bir aktörün bile Türk Lirası üzerinden ödeme almakta sıkıntı yaşadığı aşikardır. Böyle bir ortamda acentalar da Türk Lirası’na dönmekte ne yazık ki sıkıntı yaşamaktadır.

Umre Fiyatları 2020 yılında Neye Göre Belirlenir?

Yeme-içme, ulaşım, konaklama, servis  gibi program için gerekli seyahat giderleri ile rehberlik ve vize işlemleri için yapılan giderler fiyatlar üzerindeki temel etkenlerdir.

Umre turlarının dâhilinde genellikle konaklama, ulaşım, yeme-içme gibi tur için gerekli temel ihtiyaçlar vardır. Bunun dışında verilecek rehberlik, vize işlemleri gibi çeşitli hizmetler ücretler üzerinde farklılığa neden olabilir. Umre turunun fiyatını belirlemede kısacası verilecek hizmetler ve hizmetlerin kalitesi söz konusudur. Bununla beraber fiyatların dolar üzerinden verilmesi söz konusu olduğu için doların piyasadaki durumu da umre turu fiyatlarında önemli bir kıstastır.

Umre Fiyatları 2020 yılı için Nasıl 900$ Oluyor?

Umre turları belirleyen firmaların şirket politikaları fiyatların çeşitlenmesini sağlamıştır. Buna göre piyasadaki en ucuz umre hizmeti, umre fiyatları üzerinde etkili olan “barınma, konaklama, beslenme, ulaşım” gibi temel giderlerin yanında ziyaret düzenlenen kutsal mekanlar için de bir tasarrufa gitmektedir. Bu sebeple seçeceğiniz Organizsyonun Umre programı kapsamında yer alan Umre programının detaylarına da ulaşmanızı tavsiye ederiz.

Umre, çok kutsal bir amaçla yapılan sahih bir ibadet olmasına rağmen ne yazık ki bir takım maddi koşullara da bağlıdır. Bu sebeple Umre turlarını bir çeşit turizm faaliyeti şeklinde de düşünebilirsiniz. Bu alanda hizmet veren firmalar da tıpkı turizm şirketlerinin hazırladıkları tur programları gibi hizmetlerini çeşitlendirmiştir. Farklı hizmetler sunulur ve farklı fiyatlar talep edilir. Bu hizmetlerin değişkenleri arasında “beslenme”, “konaklama”, “servis” gibi barınmaya yönelik ihtiyaçların karşılanma biçimi öne çıksa da ziyaret yerlerinin sayısı ve rehberlik hizmetleri en dikkat edilmesi gereken opsiyon olarak yer almaktadır. Kimse Arafat’ı, Müzdelife’yi, Mina’yı görmeden kutsal topraklara gitmek istemez. Ancak bazı turizm acentaları fiyattan tasarruf yapabilmek için bazı kutsal mekanları Umre programlarının dışında tutabilmektedir. Bu şekilde Umre fiyatları 2020 yılında da 900$’ın aşağısına kadar inmektedir.

Sonuç olarak her firmanın farklı bir fiyat politikası olabildiğini ve turun süresinin ve kişi sayısının fiyat üzerinde etkisi olduğunu unutmamalısınız. En düşük seviyelerde bakılırsa 600 dolara bile bir umre turu bulabilirsiniz. Ancak en uygun olarak ortalama 11-20 gün süreli, kaliteli bir hizmet sunan firmanın fiyatları aşağı yukarı 890 dolar ile 3000 dolar arasındadır.

Peninsula Umre Programı

Peninsula Hac Umre Olarak bizim Umre programımız ise aşağıdaki gibidir:

1. GÜN : Belirtilen gün ve saatte Havalimanında PENİNSULA kontuarı önünde buluşma. Bilet, pasaport işlemlerinden sonra Medine’ye uçuş. Medine Havalimanında karşılama ve otelimize yerleşme. Efendimiz (S.A.V.) kabri saadetini selamlama, toplu dua.

2. GÜN : Medine çevre ziyaretleri (Uhud, Kıblateyn, Kuba Mescidi, Yedi Mescidler vs.)

3. GÜN : Sabah Namazı’nın ardından Bedir Şehitliği ziyareti.

4. GÜN : Medine’den Mekke’ye geçiş, Kâbe-i Muazzama ile buluşma ve Umre yapmak üzere Harem’e giriş.

5. GÜN : Toplu Tavaf ve İrşad Programı.

6. GÜN : Mekke ziyaretlerinin yapılması; Arafat, Müzdelife, Mina, Sevr ve Nur Dağları.

7. ve 9. GÜNLER ARASI : Serbest Zaman, Toplu Tavaf ve İrşad Programı.

10. GÜN : Hudeybiye ziyareti ve Umre.

11. ve 14. GÜNLER ARASI : Serbest Zaman, Toplu Tavaf ve İrşad Programı.

15. GÜN : Müzdelife’de barbekü ikramı ve Jurana’ya Umre için ziyret.

16. GÜN : Serbest Zaman, Toplu Tavaf ve İrşad Programı.

17. GÜN : Tenim Mescidi’ne Umre için ziyaret.

18. VE 19. GÜNLER : Serbest Zaman, Toplu Tavaf ve İrşad Programı.

20. GÜN : Cidde Gezisi

Ücrete Dahil Olan Hizmetler

  • Gidiş dönüş uçak biletleri
  • Umre vizesinin alınması
  • Konaklama ücretleri
  • Havaalanından otellere, otellerden havaalanına klimalı otobüsler ile transferler.
  • Mekke ve Medine’deki ziyaret yerlerinin gezilmesi
  • Hudeybiye ve Cirane ve Tenim umreleri
  • Müzdelife’de Barbekü
  • Cidde Gezisi
  • Bedir Şehitliği turu
  • Mekke ve Medine arası intikaller
  • Sabah kahvaltısı ve akşam yemeği
  • Seyahat sigortası
  • Rehberlik hizmetler
Daha fazla oku...
ihhdan-taksime-protesto-cagrisi-h1526315265-126a56-300x150

Kudüs Yarım Asırdır İşgal Altında

Filistinliler, İsrail’in 1967’de başlayan Doğu Kudüs, Gazze Şeridi, ve Golan Tepeleri’ni işgal etmesiyle sonuçlanan 6 Gün Savaşı’nın başladığı 5 Haziran’ı “Yevmu’n Nekse” (Kayıp Günü) adıyla anıyor.


İnfografik: AA/Yasin Demirci

KUDÜS – Turgut Alp Boyraz

İsrail50 yıl önce bugün Doğu Kudüs’ü işgal ederek bitmeyen bir kavganın da fitilini ateşlemiş oldu.

İsrail’in 1967’deki 6 Gün Savaşı’nda Ürdün, Mısır ve Suriye’yi yenerek Gazze Şeridi, Batı Şeria, Sina Yarımadası ve Golan Tepeleri‘ni işgal edişinin üzerinden tam 50 yıl geçti.

Gazze’den 2005 yılında çekilen İsrail, o zamandan bu yana abluka altında tuttuğu bölgede insani kriz yaşanmasına yol açarken, doğrudan ilhak ederek başkenti ilan ettiği Doğu Kudüs ve askeri yönetim altında tuttuğu Batı Şeria’yı Yahudileştirme politikalarını da sürdürüyor.

Kaynak: AA

Suriye’de yaşanan iç savaştan yararlanan İsrail, iki yıl önce de işgal altında tuttuğu Golan Tepeleri’ni ilhak ettiğini duyurdu.

Filistinli Araplar, İsrail’in 1967’de Batı Şeria, Doğu Kudüs, Gazze Şeridi, Sina Yarım Adası ve Golan Tepeleri’ni işgal etmesiyle sonuçlanan 6 Gün Savaşı’nın başladığı 5 Haziran’ı “Yevmu’n Nekse” (Kayıp Günü) adıyla anıyor. Filistinliler Nekse’yi, 1948’de İsrail’in bağımsızlığını ilan etmesi anlamında kullandıkları “Nekbe’nin” (Büyük Felaket) devamı olarak görüyor.

Tam 50 yıldır devam eden bu işgalin en yakıcı şekilde hissedildiği yer ise Doğu Kudüs.

50 yıldır devam ediyor

Doğu Kudüs’te yarım asırdır devam eden İsrail işgalinin tarihçesi şöyle:

Müslümanların ilk kıblesi ve Hazreti Muhammed’in Miraç yolculuğuna çıktığı yer olan Mescid-i Aksa ile Hristiyan ve Yahudilerin en kutsal mekanlarına ev sahipliği yapan Doğu Kudüs, 1917’de Osmanlı egemenliğinden çıktığından beri sıkıntılı günler yaşıyor.

İngiliz manda yönetiminin bir asır önce şehri işgal etmesi, Filistinliler için de bir nevi sürgün ve savaşların başlangıcı oldu. İsrail’in 1948’de şehrin batısını, 1967’de de doğusunu işgal etmesiyle Kudüs’ü Yahudileştirme faaliyetleri büyük hız kazandı.

Uluslararası toplumun tavrı

Doğu Kudüs’ün statüsü Filistin-İsrail meselesinin çözümünün önünde duran en büyük engellerden biri. Birleşmiş Milletler’in (BM) tarihi Filistin topraklarını Yahudiler ve Araplar arasında pay etmek üzere yayımladığı 1947 tarihli planda, Kudüs’ün özel bir statüye tabi tutularak uluslararası toplumun kontrolüne verilmesi öngörülüyordu.

Kudüs’e verilen bu özel statünün sebebi üç semavi din için de kutsal şehir olmasından kaynaklanıyordu.

Siyonist güçler 1948 yılındaki savaşta Kudüs’ün batısını ele geçirdi. Ürdün’ün kontrolünde olan surlarla çevrili eski Kudüs’ün doğusunu da 1967’de ele geçiren İsrail, uluslararası hukuku ihlal ederek şehirde İsrail yasalarının geçerli olduğunu ilan etti. İsrail, bu şekilde Doğu Kudüs’ü de fiili olarak ilhak etmiş oldu.

İsrail meclisi 1980’de kabul ettiği bir yasayla Kudüs’ü doğusuyla batısıyla İsrail’in “birleşik başkenti” ilan etti. Böylece Doğu Kudüs’ün ilhakı resmiyet kazanmış oldu.

Buna karşılık BM Güvenlik Konseyi (BMGK) 1980 yılında İsrail’in Doğu Kudüs’ü ilhak ederek başkent ilan etmesini geçersiz sayan 478 sayılı kararı kabul etti.

ABD dahil uluslararası toplum Doğu Kudüs’ü işgal altında sayıyor. Ayrıca hiçbir ülke Doğu veya Batı Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımıyor. İsrail’i tanıyan tüm ülkelerin büyükelçilikleri Tel Aviv’de bulunuyor.

İsrail’in yasa dışı şekilde Doğu Kudüs’ü ilhak etmesi, uluslararası hukuktaki “işgalci güç, işgal ettiği topraklar üzerinde hakimiyet hakkına sahip değildir” ilkesinin ihlali anlamına geliyor.

Hiçbir ülkenin vatandaşı değiller

İsrail’in Doğu Kudüs’ü fiilen ilhak etmesine rağmen burada yaşayan Filistinliler İsrail vatandaşı sayılmıyor ve vatandaşlık haklarından yararlanamıyor. Doğu Kudüs’te yaşayan 420 bin civarındaki Filistinli, İsrail makamlarının verdiği “Kudüs Kimlik Kartı” ile şehirde sürekli ikamet etme iznine sahip.

Söz konusu Filistinliler aynı zamanda Ürdün pasaportuna da sahipler ancak bu pasaportlarda da vatandaşlık numarası bulunmuyor. Bu nedenle tam olarak Ürdün vatandaşı da sayılmayan Doğu Kudüslü Filistinlilerin Ürdün’de çalışma ve devlet hizmetlerinden yararlanma hakkı da yok.

Bir nevi arafta kalan Doğu Kudüs’teki yüz binlerce Filistinli, ne İsrail ne Ürdün ne de Filistin vatandaşlığına sahip oldukları için “devletsiz” yaşıyor.

14 bin Filistinli Doğu Kudüs’ten sürüldü

İsrail vatandaşlığı bulunmayan ancak İsrail makamlarının verdiği Kudüs Kimlik Kartı ile şehirde sürekli ikamet izni olan Filistinlilerin, bu hakları da çeşitli bahanelerle ellerinden alınabiliyor. Bu nedenle Doğu Kudüs’teki 420 binin üzerindeki Filistinli sürekli olarak doğdukları şehirden sürülme korkusuyla yaşıyor.

Bu Filistinlilerin Doğu Kudüs’te yaşamaya devam edebilmeleri için İsrail’in belirlediği bir dizi talebi yerine getirmesi gerekiyor. İster yabancı bir ülke, ister Batı Şeria olsun belli bir süre Doğu Kudüs’ün dışında yaşayan Filistinlilerin ikamet izinleri iptal edilerek şehre dönme hakları ellerinden alınıyor.

Doğu Kudüs’te ev yapmalarına izin verilmeyen Filistinliler bu şekilde şehrin dışına çıkmaya zorlanırken, Kudüs dışında ikamet ettikleri tespit edilenlerin de bir daha şehre dönmesi yasaklanıyor. Aile üyelerinden birinin İsrail’in “terör” olarak nitelediği saldırılara karışması da tüm ailenin Kudüs’ten sürülme sebebi sayılıyor.

İsrailli insan hakları kuruluşu B’Tselem’in yayımladığı verilere göre, İsrail 1967’den bu yana 14 bin Filistinlinin ikamet iznini iptal ederek Doğu Kudüs dışına sürdü.

Bununla birlikte İsrail, dünyanın neresinde olursa olsun tüm Yahudileri İsrail’e gelerek Doğu Kudüs dahil istedikleri yere yerleşmeleri ve vatandaşlık almaları için teşvik ediyor.

Kaynak:AA

Daha fazla oku...

İsrail’e Karşı İslam Dayanışması

Kudüs’teki İsrail zulmü, tüm dünyada büyük tepki gördü. İstanbul’da binlerce müslüman “Kudüs yalnız değildir!” mesajını dünyaya duyurdu. Suriye’den Sudan’a, Avustralya’dan Hollanda’ya kadar pek çok yerde İsrail şiddeti kınandı.

İstanbul / Türkiye

İsrail’in Kudüs’te Müslümanlara yaptığı zulüm, dünyanın bir çok yerinden tepki almaya devam ediyor. Suriye’nin kuzeyinde yer alan Cerablus’tan Sudan’daki Hartum’a, Avustralya’nın başkenti Melbourne’den Hollanda’nın yönetim merkezi Lahey’e dek birçok yerde gösteriler düzenlendi. İsrail barbarlığına en büyük tepki ise İstanbul-Yenikapı Meydanı’nda ses buldu. Mitinge on binlerce yurttaş katılarak özgür Filistin çağrısını yineledi.

HANİYE’DEN CANLI BAĞLANTI

Hamas’ın (Filistin İslami Direniş Hareketi) lideri İsmail Haniye canlı bağlantı kurdu. Alani Türk-Filistin bayrakları ile dolduran coşku seli, İsrail zulmüne karşı birlik mesajı verdi. Kalabalığa seslenen Temel Karamollaoğlu ise şunları aktardı: “Burada bugün, 80 milyon Türkiye’nin yüreği var. Kudüs’ün savunulması yeryüzünün bütün müsebbiplerine karşı bir başkaldırıdır. Zaman konuşma zamanı değil, çok çalışmak ve şuurla hareket etme zamanıdır. Farklılıklarımızı kaşıyarak değil, ittifaklarımızı güçlendirerek bu kötü gidişe ‘dur’ diyebiliriz. Kudüs’ün kurtuluşu için lafa değil, icraate ihtiyacımız var.”

Cerablus / Suriye

CANIMIZ BİLE FEDA

Fırat Kalkanı Harekâtı ile terör örgütü ISIS/DEAŞ’tan alınarak kurtarılan Cerablus’ta Suriyeli vatandaşlar ellerindeki devrim bayraklarıyla bir araya gelerek gösteri düzenledi. katılımcılar arasında bulunan Abdurrahman Ebu Kadir, “Aksa ilk kıblemizdir. Onun için canımızı bile feda ederiz. Kudüs yalnız değildir” dedi. Sudan’da ise başkent Hartum’da düzenlenen “Aksa’yla Dayanışma Festivali” içerisinde güzel görüntüler ortaya çıktı. Festivale katılan Şimdi Reform Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hasan Osman Rızk, “Filistin halkı büyük bir hapishanede yaşıyor. Kudüs topraklarının yüzde 96’sı Yahudilerin elinde” dedi.

Avustralya / Melbourn

“ÖZGÜR FİLİSTİN İSTİYORUZ”

Avustralya’nın başkentinde yapılan gösteride ise Müslüman, Hristiyan, Yahudi ve Aborijinler’e kadar farklı kültür ve miletten insan hakları savunucuları katıldı. Eyalet Kütüphanesinin önünde yer alan Filistin bayraklarıyla toplanan göstericiler, Filistin’e destek mesajı verirken, İsrail’in Mescid-i Aksa’ya yönelik uygulamalarının son bulması çağrısını yineledi.

Avustralya / Melbourn

HOLLANDA GÖNDERİLMEK İSTENEN POSTAYI ENGELLEDİ

Filistinlilerin, Müslümanlara ait ilk kıble, Mescid-i Aksa’da ibadetini kısıtlayan İsrail yönetmelikleri, Hollanda, Lahey’de de protesto edildi. Hollanda Filistin Gençlik Vakfı (HFGV)’nın İsrail Büyükelçiliği yakınında düzenlediği gösteride, gençlerden oluşan bir grup Filistin bayrakları ile katıldı. HFGV Başkanı Ahmed Skineh ve yöneticilerinin İsrail devletine hitaben kaleme aldıkları mektubu İsrail Büyükelçiliği binasındaki posta kutusuna atmasına Hollanda polisi izin vermedi. Skineh, mektubu posta yolu ile İsrail Büyükelçiliğine yollayacaklarını söyledi.

Lahey / Hollanda

Ümmet ayağa kalksın

İstanbul-Yenikapı’daki gösteriye katılan Mirasımız Derneği Genel Başkanı Muhammet Demirci, Kudüs’ün bütün dünya Müslümanlarının sorumluluğu altında olduğunu söyledi, “Ümmet ayağa kalkarsa İsrail oturur. Ümmet Kudüs’e yürürse İsrail kaçar. Bu mahşeri kalabalık Kudüs’e sesleniyor: ‘Siz yalnız değilsiniz. Kudüs yalnız değildir.’ Müslümanlar Kudüs ve Mescid-i Aksa’yı hiçbir zaman sahipsiz bırakmayacaktır. Sanıyorlar ki Müslümanalar Kudüs’ü unuttu. Bizler Kudüs’ü unutmadık, unutmayacağız” dedi. Müslümanlar bir oldukça Mescid-i Aksa’nın da ayakta olacağını belirten İHH Genel Başkanvekili Hüseyin Oruç ise “Müslümanlar uyumuyor. Meselemiz Kudüs olunca Müslümanların uyumadığını bir kez daha göstermiş olduk” ifadelerini kullanırken, Cansuyu Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Genel Başkanı Mustafa Köylü de “Başkomutanı Hz. Muhammed olan bir orduyu asla yenemeyeceksiniz” diye konuştu.

Daha fazla oku...
Hac Kafilesi

İstanbul Hac Kafilemizi Dualarla Uğurladık

Dün itibariyle İstanbul hac kafilemiz kutsal topraklara ayak bastı. Müslüman gönüllerin mutluluğu, ortaya güzel görüntüler çıkardı.

  Heyecanlı Bekleyiş

Peninsula Hac Umre ekibi sabaha yine hareketli başladı. Saat 8 itibariyle görevli ekibimiz Atatürk havalimanının B peronunda yerini alarak hacı adaylarımızı beklemeye başladı.

Bir hac yolculuğunu daha gerçek kılmanın ve hacı adaylarımızın Allah’ın emirlerini gerçekleştirmelerine yardımcı olmanın mutluluğu içindeki ekibimizin morali oldukça yüksekti.

 Kafilenin En Küçük Hacı Adayı

Kafilemizle birlikte kutsal topraklara gitmeye hazırlanan minik hacı adayı, görenlerin yüzünde tebbessüm oldu.

Buluşma Vakti Geldi

Saat 9:30 itibariyle ise hacı adaylarımız buluşma yerinde yerlerini alarak toplanmaya başladı.

Yola Çıkış

Ve saat 13:00’da gerçekleştirecekleri yolculukları için yola çıktılar…

Dualar Eşliğinde Uğrlandılar

Hacı Adaylarımızın dini görevlerini güven içerisinde gerçekleştirebilmeleri için ellerinden geleni yapan ekibimize bir kez daha teşekkür ederiz.

Daha fazla oku...
sosyal sorumluluk umre ayakkabı

Her Umre Yol Arkadaşımız İçin 1 Öğrenciye 1 Çift Ayakkabı

Umre, her milletten, her yaştan ve her dilden müslümanın birbiriyle dayanışma içinde olduğu, yardımlaştığı ve manevi bir doygunluğu paylaştığı bir ibadettir.

Umre’nin paylaşım ve dayanışma ilkesini daha çok insana ulaştırmak ve o hissi daha yoğun bir şekilde yaşamak amacıyla yakın zamanda başlattığımız, “Her Umreci Yol Arkadaşımız Adına 1 Öğrencimize 1 Çift Ayakkabı” isimli sosyal sorumluluk projemizin ilk etabını Dilovası, Nuh Çimento İlköğretim okulunda gerçekleştirdik.

Ocak ayından itibaren Umre yolculuğunu bizimle yapan 200 Umrecimiz sayesinde 200 çift ayakkabıyı öğrencilerimize ulaştırmayı başardık ve Aralık ayı için çalışmalara başladık.

Projemiz için lojistik imkanlarını seferber eden Kocaeli Dilovası Belediyesi’ne ve bize bu süreç içerisinde büyük katkı sağlayan Diplomat Turizm ekibine teşekkürlerimizi borç biliriz.

Daha fazla oku...
Kubbet-üs Sahra'nın Hikayesi

Kubbet-üs Sahra’nın Muhteşem Hikayesi

Peygamber efendimizin üzerinde Mirac’a yükseldiği Hacer-i Muallak’ın üzerine yapılmıştır.

Kubbet-üs Sahra Arapça’da “kayanın üzerindeki kubbe” anlamına geliyor. Cami 685-691 tarihleri arasında Emevi halifesi Abdulmelik Bin Mervan tarafından, Peygamber efendimizin üzerinde Mirac’a yükseldiği Hacer-i Muallak’ın üzerine yapılmıştır.

Bu kayanın adı Muallak Taş ya da Hacer-i Muallak olarak anılır ve “asılı duran taş” demektir. Miraca çıkarken Peygamberimizin  bastığı ve ayak izini bıraktığı kaya; Kuruluş Kayası yada Oyuk Kaya olarak anılır. Altı boştur ve yalnızca bir köşesinde yer alan ince bir destekle duran bu kaya parçası, Kudüs’te Kubbet-üs Sahra’nın içindedir Hacer-i Muallak’ın içine on bir basamak merdivenle inilebilmektedir.

Hz.Huhammed (SAV) Mirac’a çıkarken, kaya onunla birlikte yükselmiş, peygamberimizin işareti ile durmuştur.

Küçük bir mescit görünümündeki oyukta 20 kişi namaz kılabilmektedir. İçeriden bakıldığında kaya havada asılı izlenimi verir, bundan dolayı Hacer-i Muallak olarak anılmaktadır. Hz.Huhammed (SAV) Mirac’a çıkarken, kaya onunla birlikte yükselmiş, peygamberimizin işareti ile durmuştur.

Kubbet-üs Sahra içinde mermere gömülü ve dışı tahta oymalı bir kutu içinde ‘’Sakal-ı Şerif’’ vardır.

Kudüs’ün İslami yüzünü gösteren muhteşem bir sanat harikasıdır.

Kubbet-üs Sahra, Hacer-i Muallak’ın üzerine yapıldığından ilginç bir mimariye sahiptir. Sekizgen olan camiinin dört tarafındaki duvarlarında dört ayrı kapı bulunmaktadır. Kıble yönünden de içeriye girilebilen dünyadaki tek cami Kubbet-üs Sahra’dır. Kubbesinde mevsimleri belirten 4 ana sütun ile ayları simgeleyen 12 sütun üzerine oturtulmuştur ve altındaki uhrevi manayı derinden hissettirir. Üzeri altın varak ile kaplanmıştır. İçeriden ahşap süslemeleri ve rengârenk mozaikleri dış cephesindeki çini süslemeleri ile bu yapı Kudüs’ün İslami yüzünü gösteren muhteşem bir sanat harikasıdır.

Kubbet-üs Sahra’nın sekizgen dış duvarının üst tarafına Yasin-i Şerif’i yazdıran padişah ise II.Abdülhamit’tir.

1099’da Kudüs’ü ele geçiren Hıristiyanlar burayı kilise olarak kullanmışlar, Selahaddin-i Eyyübi’in Kudüs’ü yeniden 1187’de fethetmesiyle birlikte mescit 88 yıl aradan sonra asli fonksiyonuna geri dönmüştür. Caminin dışında yer alan çini süslemeleri Kanuni Sultan Süleyman devrine aittir. Kubbet-üs Sahra’nın sekizgen dış duvarının üst tarafına Yasin-i Şerif’i yazdıran padişah ise II.Abdülhamit’tir. Gerek Osmanlılar gerekse diğer devletlerden Kudüs’e sahip olanlardan her padişah, her paşa veya her Kudüs valisi Harem-i Şerif’in içerisine bir hizmet yapmak istemiş. Harem bundan dolayı irili ufaklı onlarca tarihi eseri barındıran doğal bir tarihi müze haline gelmiştir. Harem-i Şerif’in 140 bin metrekarelik kutsal alanının her tarafı ayrı dönemlere ait tarihi eserlerle doludur.

Daha fazla oku...
imar-ve-insaanın-kapısı-umre

İmar Ve İnşaanın Kapısı:Umre

“Umre imardan, tamirden gelir…”

Yıprananı atmayı pek sevmez eskiler. Zira bir kalemde silmek atmak israf görülür. Bir tamir ve onarma ile tekrar hayata dâhil edilebilecek olanı tamir eder, imar eder yeni bir şans verir ehli. Bu durum belki de Rabbani bir yönlendirmenin sonucudur.

İnsanı yaratan ve yaşan Rabbimiz, kulluk çizgisinden her çıkışında, eskimesinde, amelinde yıpranma meydana gelmesinde onu gözden çıkarmaz. Kendini yeniden imar ve inşa etmesi için imkânlar sunar insana.

Umre imardan, tamirden gelir, eskiyen insanlığımızı, kulluğumuzu onarmanın yollarından biridir. Umre “Umran”dır; medeniyetin başlangıcıdır. Örselenmiş yıpranmış uygarlığımızın yeniden Medenileşmesinin tohumlarını atmak için bir fırsattır.

“Umre iç dünyamızın arınmasını, tezkiyesini ve olgunlaşmasını sağlayacaktır.”

Haccı da umreyi de Allah için tamamlayın (Bakara: 196) ilahi emrine uygun yapılmış, katışıksız, saf ve tertemiz bir umrenin yeni başlangıçlara kapı açmaması mümkün değildir. “Umre, diğer bir umre arasındaki (küçük) günahları siler” Nebevi müjdesi bu kapının hem anahtarı hem de sonuç bildirgesi olsa gerektir.

Düşünsenize; “Sövüşme, dövüşme ve cinsel yakınlaşma” (Bakara:197) davranışlarından uzak durarak yapılmış bir umre; Hz. İbrahimin İzinde, Hz. Hacer annemizin iman ve teslimiyetinin peşinde onların yetiştirdiği ve boynunu keskin bıçağın altına koymaktan çekinmeyecek bir iman ve iradeye sahip Hz İsmail gibi nesiller yetiştirmemize katkı sağlamaz mı?

Bu bilinçle yetişmiş nesillerin İnşa edeceği toplumsal yapılarımızla yeni bir dünya ve medeniyet dünyayı daha yaşanılır bir hale getirmez mi. Elbette bu Umre iç dünyamızın arınmasını, tezkiyesini ve olgunlaşmasını sağlayacaktır. Bizim “İnsan/Adam” olmamızı sağlayacaktır.

Arınmak, onarmak ve yeniden inşalarımıza vesile olmak ümidini taşıdığımız umrelerimiz olsun inşallah. Umre mevsiminin hayırlara vesile olmasını temenni ederim.

Osman HAZIR

29.10.2017

Daha fazla oku...
rebiuevvel-ayi

Rebiülevvel ayı başladı! Peki Rebiülevvel ayı nedir?

Rebiülevvel ayı başladı! Peki Rebiülevvel ayı nedir?

Biz Müslümanlar için ayrı bir önemi olan Rebiülevvel ayının anlamı nedir? 2017 Rebiülevvel ayı ne zaman başladı? Büyük anlam ve önemi olan Rebiülevvel ayının başlamasıyla, Mevlid Kandili ne zaman soruları gün geçtikçe artmaya başladı…

Bu yıl 19 Kasım’da başlayan Rebiülevvel ayının anlam ve önemi, Hz. Muhammed(SAV)’in doğduğu gece olan ve Mevlid Kandilini de içinde yaşatan bu ay, müslümanlar tarafından büyük anlam taşıyor. Son zamanlarda herkes tarafından çok merak edilen rebiülevvel ayı nedir sürekli araştırılıyor.

REBİÜLEVVEL AYININ ÖNEMİ

İslam tarihinde büyük önem taşıyan Rebiülevvel ayı Hz. Muhammed(SAV)’in dünyaya geliş tarihinin anlamını taşır.ayının Rebiülevvel ayının 12’sinde Pazartesi günü dünyaya gelmiş ve bugünün kutlanması müslüman toplumlarda bir mevlid geleneği oluşturmuştur. Böylelikle her yıl islam alemi, Rebiülevvel ayının içerisinde Mevlid Kandili yaşamaktadır.

2017 MEVLİD KANDİLİ NE ZAMAN?

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yayımladığı takvime göre bu sene mübarek Mevlid Kandili, 29 Kasım 2017 tarihine denk gelmektedir.

MEVLİD KANDİLİ

Mevlid kelimesi, “doğum, doğum yeri ve doğum vakti” gibi anlamlara gelir. Peygamberimiz Hz. Muhammed(SAV)’in doğumunu anlatmak için kullanılan “mevlîd-i nebî” Türkçemiz’de kısaca mevlid kandili olarak anılır. Mısır’da Fâtımîler döneminde başlatılan Hz. Peygamber(SAV)’in doğumunu anma ve kutlama törenleri, çok geçmeden Eyyûbîler tarafından benimsenerek çeşitli törenler ve şenlikler yapılmış, âlim, şair, din ve devlet işlerinde yararlık gösterenlere hil’atler giydirilmiş ve hediyeler verilmiştir. Daha sonra mevlid törenleri İslâm dünyasında yaygınlık kazanarak günümüze kadar devam etmiştir.

Daha fazla oku...
umre-yapacaklara-tavsiyeler

İlk Kez Umre Yapacaklara Tavsiyeler (Umre Tavsiye)

İlk kez Umre yapacaklara Tavsiyeler (Umre Tavsiye) isimli çalışmamıza geçmeden önce söylemekte yarar var:

Her Müslümanın ölmeden önce en çok yapmak istediği şeylerden bir tanesi hiç kuşkusuz kutsal toprakları dünya gözüyle görebilmektir. Zaten İslam’ın 5. şartı olan Hac İbadeti de bu hususun ne kadar önemli olduğunu mü’minlere açıkça gösterir. Gel gelelim Hac, maddi ve bürokratik nedenlerle ne yazık ki her Müslümana nasip olmayan bir ibadettir. Bu sebeplerle Hac’ca gidemeyen Müslümanlar ile bir kez o toprakları görüp de doyamayanlar arasında Umre, her geçen gün daha çok arzu edilen bir ibadet olmaktadır. Ama unutulmamalıdır ki Umre, bir seyahatin ötesinde ulvi bir ibadettir. Bakara suresinin 158. Ayeti de bize Umre’nin de Hac gibi çok önemli bir ibadet olduğunu açıkça göstermektedir:

“Şüphesiz ki Safa ile Merve, Allah’ın kullarına ibadet yeri olarak bildirdiği mekânlardandır. Hac veya Umre maksadıyle Kâbe’ye gelenlerin, bu iki mekân arasında ibadet maksadıyla sa’y yapmalarında bolca sevap vardır. Çünkü Allah, yalnızca kendisi için ve takva ile yapılan amellerin karşılığını veren ve her şeyi bilendir.”
– Bakara 158 –

Biz de Umre’nin tadını doya doya alabilmeniz için bu ibadetin zorluklarını kolaylaştırmasını umarak ilk kez umre yapacaklara tavsiyeler listesi hazırladık.

İŞTE İLK KEZ UMRE YAPACAKLARA TAVSİYELER (UMRE TAVSİYE) LİSTEMİZ

1. Umre Rehberi ve Kılavuzu Edinin

Gitmeden önce yaşamak üzere olduğunuz şey hakkında bilgi edinin ki  ameliniz takva ile taçlansın.

Umre ibadetinin gerçekleştirildiği Mekke ve Medine hakkında bilgi edinin. O bölgenin coğrafi koşullarına hazırlıklı olun, demografik yapısı hakkında bilgi edinin ki yerli halkın hangi durumlarda nasıl davrandığını bilin. Yolculuğunuza hazırlanırken muhakkak TAVAF ve SA’Y Dualarını öğrenin. Ziyaret yerlerinin anlam ve önemini bilin. Tüm bu bilgileri bir anda edinmek zor olabilir, bu sebeple acentanızdan Umre rehberinizi muhakkak talep edin.

2. Evraklarınızı Güvence Altına Alın

Belge ve evraklarınızı iki kez kontrol edin.

Umre tavsiye listemizin 2 numarasında Evraklarınızın birer kopyasını sevdiklerinize göndermeniz ya da cloud teknolojisini kullanarak internette muhafaza etmeniz yer alıyor. Bu işlem, olası bürokratik sıkıntılarda işinizi oldukça kolaylaştıracaktır. Yeşil veya Gri pasaportlu iseniz, yurtdışına çıkmadan önce bağlı bulunduğunuz kurumdan “Yurtdışına çıkışında bir sakınca yoktur.” belgesi almanız gerekmektedir. Aksi takdirde umre ziyaretinize izin verilmeyecektir. Peninsula Hac Umre olarak biz evrak güvenliği için Diyanet İşleri Başkanlığı ile birlikte çalışarak, kendi evrak takip sistemimizle bu tür problemlerin önüne geçmek ve olası riskleri minimuma düşürmek için elimizden geleni yapıyoruz. Yine de bu belgelere sizin de ulaşabilir durumda olmanız ortaya çıkan sorunların daha hızlı bir şekilde çözülmesine olanak sağlayacaktır.

Dolayısıyla ilk kez umre yapacaklara tavsiyeler listemizin 2. sırasında “evraklarımızın kontrol edilmesi” geliyor.

3. Acentanızı Seçerken İyi Düşünün

Acentanızın tur programını inceleyerek kutsal mekanların tamamını kapsadığından emin olun.

Kutsal Topraklara ulaşmak için 3500 km’den fazla yol gideceksiniz. Onca yolu gitmişken, mümkün olduğunca çok ibadet etmek ve Hz. Muhammed (S.A.V.) efendimizin iman bayrağını Allah C.C. yardımı ile nasıl biz Müslümanlara armağan ettiğini öğrenmek bizim vazifemiz. Dolayısıyla Acentanın Umre Programının çok iyi hazırlanmış olması gerekmektedir.

Ayrıca Umre ibadeti de Hac ibadeti gibi toplu yapılan bir ibadettir ve lezzeti de toplu yapıldığı zaman çıkar. Tecrübeli bir Acenta seçimi size bu konuda da avantaj sağlayacaktır. Barınma, Ulaşım ve Beslenme gibi temel ihtiyaçların karşılanmasındaki Acenta performansının Umre arkadaşlarınızın moralini nasıl etkilediğini çok yakından göreceksiniz. Huzurlu bir Umre ortamı herkesin aklını berraklaştırmasına ve yalnızca ibadetini düşünmesine katkı sağlayacaktır. Dolayısıyla Acentanızı seçerken ilgili firmanın yeterli referansa sahip olduğundan emin olun ve yolculuğu çıkmadan önce o insanlarla muhakkak tanışın.

ilk kez umre yapacaklara tavsiyeler listemizin 3. sırasında acentalara ilişkin uyarılar geliyor.

4. İbadet Saatlerine Dikkat Edin

Bazı Umre dönemleri Kabe ve Ravza sakinken, bazı dönemlerde (Ramazan ayı ve Sömestre) ise hac kadar kalabalık olabiliyor. Mekke ve Medine’nin kalabalık olduğu dönemlere denk gelirseniz, kafile başkanınızın ve hocalarınızın da tavsiyesini dikkate alarak genelde sabah namazından hemen önce, gece 12 den sonra, gündüz saat 7 den sonraki zamanlar Kabe ve Ravza’nın en sakin olduğu saat dilimleridir. Hocalarınız da Umre programınızı bu saatlere göre ayarlayacaklardır ki ibadetinizden maksimum noktada tat alabilesiniz. Kabe’nin boş olduğu vakitlerden birisi de öğlen namazından sonradır ancak havanın o saatlerde çok sıcak olması ve güneşin kendini çok sert göstermesinden dolayı, bizler bu saat aralığını özellikle yaşı ilerlemiş hacı ve umrecilerimize tavsiye etmiyoruz.

ilk kez umre yapacaklara tavsiyeler (Umre Tavsiye) listemizin 4. sırasında ibadet saatlerine ilişkin uyarılar geliyor.

5. Hijyen ve Beslenme

Farklı ülkelerden, iklimlerden milyonlarca Müslümanın bir araya geldiği bu topraklarda en çok dikkat etmemiz gereken husus hijyen ve beslenmedir. Yüzlerce farklı ülke ve iklim demek, aynı zamanda yüzlerce farklı ve vücudumuzun aşina olmadığı mikrop demektir. Kabe’ye tavafa giderken mutlaka maske takmalı, çıplak ayakla yerlere basmamak adına, sadece tavaf sırasında giyilmek üzere yanımıza çorap almalı, yiyeceklerimizi çok iyi bir şekilde yıkamalıyız. Tüm bunların yanında, beslenmemize fazladan dikkat etmeliyiz. Alışık olmadığımız iklimde vücudumuz daha da hassaslaşacağı için, bol miktarda meyve ve sebze tüketmeli, sıcak havada terlemelere karşı günde en az 2.5 litre su içmeliyiz. Çok yağlı ve ağır yemeklerden kaçınmalı, sebze ağırlıklı beslenmeye çalışmalıyız.

ilk kez umre yapacaklara tavsiyeler listemizin 5. sırasında temizlik ve beslenme ile ilgili uyarılar bulunuyor.

6. Ülkemizdeki Yakınlarımızla İletişim

Kişisel tavsiyemiz, oraya gittiğinizde telefonunuz için bir Arap hattı almanız, içerisine kontör yükleyip Türkiye ile görüşmenizdir. Arap hattı kullanmak istemeyen misafirlerimize tavsiyemiz ise, muhakkak Türkiye’den çıkmadan önce hattınızı yurtdışı aramalarına açtırmak ve yurtdışı görüşme paketleri tanımlatmak olacaktır. Bunun yanında, otellerde kablosuz ağlara (WiFi) bağlanarak da internet üzerinden ailenizle görüşebilirsiniz. Unutulmaması gereken bir ayrıntı ise Mekke’de Whatsapp uygulaması ile telefon görüşmesi yapılamadığıdır. Normal mesajlaşma yapılabilirken, videolu görüşme ve sesli arama, Suud hükümeti tarafından kısıtlanmıştır. Ailesi ve arkadaşlarıyla videolu görüşme yapmak isteyenlere ise Skype, Imo, Bip, Telegram gibi uygulamaları önermekteyiz.

ilk kez umre yapacaklara tavsiyeler (Umre Tavsiye) listemizin 6. sırasında iletişim ile ilgili sorunlara ilişkin tavsiyeler geliyor.

7. Çevrenizle İletişim Kurun

İnancımızın güzel kardeşlik duygusu ile aydınlanın.

Umre deneyiminiz sırasında dünyanın 4 bir yanından Müslümanlarla bir arada olacaksınız. Oradaki kardeşlik duygusunu, birliği hissedin. Azerbaycanlı, Mauritiuslu, Arakanlı din kardeşlerinizle tanışmak manevi hazzınızı arttıracaktır. Dünyada ne kadar çok iyi ve iman eden insan olduğunu düşünüp ruhunuz ferahlayacaktır.

8. Dua Edin

“Büyük zorluklara dûçar olduğunuz zaman “Allah bize yeter. O ne güzel vekildir” zikr-i ce-mîlîne devam ediniz.” (Ebû Dâvud, Vitr, 25; Tirmizî Kıyâme, 8; İbn Hanbel, Müsned, I/336.)

Duayı hem kendiniz hem de insanlık için edin. Tanıdığınız tanımadığın tüm ümmet için dua etmek ve bunu manevi bir yerde gönülden gelen bir coşkuyla yapmak, içinizi ferahlatacaktır. Tekrarladıkça duanıza olan inancınız da artacaktır. Ve Allah’ın yardımıyla güzel dilekleriniz yaralara merhem olacak, üşüyen kalpleri iman aşkıyla saracaktır.

Bu sebeple Umre tavsiye listemizin 8. sırasında olmasına rağmen en önemli maddesi “Dua Etmek”

9. Vazelin veya pudra kullanımı

9. önerimiz erkeklere özgüdür.

İhramlıyken iç çamaşırı giyemediğimizden, Arabistan’ın sıcak iklimi cilde zarar verebiliyor. Böyle bir durumun engellenmesi için bacaklarınıza kokusuz vazelin ya da pudra sürülmesi istenmeyen cilt problemlerinin yaşanmasını önleyecektir.

10. Güneş Gözlüğü Takın

Güneş gözlüğünüzü valizinize ekleyemi sakın unutmayın.

Mescid-i Nebevinin ve Mescid-i Haram’ın zemini beyaz mermerlerle kaplıdır. Güneş panellerinin kapalı olduğu zamanlarda güneş zemine temas ederse güneş ışıkları çok yoğun bir şekilde yansıma yapar ve gözünüzü açamayacak hale gelirsiniz. Güneş gözlükleri olanlar böyle durumlarda bu yansımadan etkilenmezler.

Ayrıca umre yolculuğu boyunca gittiğiniz her yerde güneş ışığına maruz kalacağınıziçin iyi bir güneş gözlüğüne ihtiyacınız olacak. İyi bir güneş gözlüğünden kastımız güneşin zararlı ışıklarını filtreleyen ve uzunca bir süre takılı bile olsalar burnunuzda kulaklarınızda herhangi bir rahatsızlığa sebep vermeyecek derece konforlu bir gözlüktür.

Umre tavsiye listemizin son sırasında ise Güneş gözlüğü takmak yer almakta.

Daha fazla oku...